5.1.11

Frekans ve Uyum ile Rüyanın Sonu

Ne yakın ne uzak bir akraba aracılığıyla kısa bir dönem muhatap olunmuş ve pek ısınılamamış (hisler karşılıklı olsa gerek) birinden basit bir istek mesajı alınmıştır. Olasılıkla başka kimselere de aynen gönderilmiş, toplu bir mesaj: hitapsız. Pek de umursanmayan biri olmasına karşın, önce -kaynağı bilinmeyen bir içtenlikle- yardım etmeye çalışılmış; ama çıkan basit bir engelde vazgeçilmiştir. Umursanmayan/umursanılmayan birine neden yardım etmek istenir? Kişiyi yardım etmesi için harekete geçiren his halihazırda bilinmektedir. Şans eseri biriyle tanışılır ve genel olarak hakkında söz etmenin bile anlamsız bulunduğu (Sahi, hakkında konuşmanın anlamlı olduğu bir şey var mı?) en temel meselelere bile farklı yaklaşıldığı görülür; hatta konuşmanın ileri safhalarında gerçeklik algısı yitirilir; dahası, bir noktadan sonra, aynı şeylerden bahsedilip edilmediğinden dahi şüpheye düşülür. Sonra, uzun bir müddet sonra, dışarıdakilere, göremedikleri düşünülen şeyleri algılamaları adına doğrudan dil dökmenin ne kadar anlamsız, acınası, belki iyi ama art-niyetli ve boş bir çaba olduğu gerçeğine uyanıldığı an, o güne dek yapılan her şeye teker teker yabancılaşılır; hayattaki o gün ve benzer olayların var olduğu günlerin hiç yaşanmamış olması dilenir. Bir şeyler için bilinçsizce çabalanmış, fakat sonunda, daha evvel görülmeyen bir tek -fakat hayati önem arz eden- şeyin farkına varıldığında geçmişteki her şeyden tümüyle vazgeçilmeye karar verilmiştir. Ardından aynaya bakıldığında görülen tek şey paramparça olmuş duvardır - ki o yıkık duvar artık bazı insanlarla göz göze gelindiğinde adeta çırılçıplak hissedilmesine neden olan bir ürpertinin kaynağı olacaktır. Kozaya çekilmeye atılacak ilk adımın hemen öncesi bu olsa gerek. Velhasıl, alınan mesajdan sonra kişinin içinde oluşan yardım etme isteğini yönlendiren ve hala bir şeyler için zavallı bir umut taşıdığının göstergesi olan his, şu an hakkında yazılırken bile yerin dibine geçilmesine sebep olan bir şeydir.

Ne utanç verici... Yalnız, bir insana yardım etmek için zihinde oluşan çağrışımlar, bağlantılar... Bu nasıl bir mekanizma, nasıl bir refleks, ha? Hala bir şeyleri -böyle- değiştirebileceğine dair küçük de olsa umut taşımak insanı nerelere düşürüyor, nasıl ayaklar altına alıyor, kendi özlüğünden koparıp tuhaflaştırıyor... Dahası, tüm bunlardan vazgeçmeye karar verip de konuşmaya, yazmaya hala devam etmek; tarifsiz bir acı.

Altmetinle (Görebildiniz mi?) uzaktan yakından ilgisi olmamakla beraber yazmaya devam etmek, hala (Evet, hala?) bir şeyler anlatmak nasıl bir ıstırap bilemezsiniz. Demek istediğim... yani demek istemediğim.... söz etmek ya da anlatmaktansa yalnızca yaşamak, ve üzerinde bir kelime dahi etmeksizin katlanılması gereken şeyleri anlatmak zorunda kalmanın beni nerelere sürüklediğini görebiliyor musunuz? Anlıyor musunuz? Şu an yazmak, konuşmak, nefes almak, bilincime maruz kalmak, ya da hala, nedensiz, kaynaksız bir umut taşımak beni kendimden koparıyor; bugüne kadarki her şeyi unutup geride bırakmış olma isteği beni kaçmaya; bir şeyleri paylaştığım insanlarla -herhangi bir şeyler "paylaşmayı" unutana dek- oralarda bir yerde kendimi tecrit etmeye zorluyor.

Kendilerini hapsettikleri tuhaf, yapay mutluluk evrenini, algı mekanizmalarını kapalı tutmalarına borçlu olan -ve en acısı, bundan en ufak rahatsızlık duymayan- insanlarla dalga geçmekte bir an bile zorluk yaşamazken; tek tük rastladığım ve iletişim kurulabilir, başka bir deyişle, frekans uyumu taşıyan insanların bende yarattığı çocuksu heyecan onlarla kurabileceğim olası bağlantıyı bile sekteye uğrattı çoğu zaman. Ve ben artık yorulduğumu, sürekli kendine çıkan çabalarımın -en azından bu boyutta- sonuna vardığımı, bu sıkıntılı ruh halinden kurtulana dek rutin hayatım dışında hiçbir şeyle uğraşmamam gerektiğini biliyorum.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Şu an yazmak, konuşmak, nefes almak, bilincime maruz kalmak, ya da hala, nedensiz, kaynaksız bir umut taşımak beni kendimden koparıyor; bugüne kadarki her şeyi unutup geride bırakmış olma isteği beni kaçmaya; bir şeyleri paylaştığım insanlarla -herhangi bir şeyler "paylaşmayı" unutana dek- oralarda bir yerde kendimi tecrit etmeye zorluyor." Demek istediğini çok iyi anlıyorum. Lütfen yazmaya devam et, acı verici olsa da. Bunu hisseden başkaları da var. Hayır grup terapisi yapmayacağız, ya da benimle aynı şeyleri hissedip yazan birini görmek dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyecek. Ama yine de yaz lütfen, bunları okumaya ihtiyacım var.