Dikkat! Bu notu okumaya başlayıp da buraya kadar okuduklarında pek de bir numara göremeyen okumayı bırakabilir, zaten bu konu bitti, aşağıda büyük oranda alakasız bir konudan söz edeceğim.
***
Aslında bu nota başlarken aklımda başka bir şeyden söz etmek vardı. Küçük burjuva olmanın doğası gereği, birçoğumuzda beliren kronik bir hastalık var. Vakti zamanında sarf edildiğinde, taşıdığı mana bir yana, ödemesi cesaret isteyen büyük bedelleri de beraberinde getiren birtakım özlü sözleri yahut sloganları bugün görüp, anlık da olsa etkilenip bir anlık beliren gaza gelme durumu; ve birkaç dakikanın ardından balık hafızamıza, kaybolan şevkimize yenik düşerek, kendi yağında kavrulan vasat yaşamlarımıza tıpış tıpış geri dönmeyle son buluş… Binlerce kez yaşadığımız ve kendiliğinden son bulacağını sanmayı sürdürürsek daha milyonlarca kez yaşayacağımız bu duruma bir tanı koyma gerekliliği olduğu muhakkak.
***
Şimdi, eğer yazdıklarımdan en ufak bir mana çıkarabiliyorsan... Önce mutfağa gidip bir bardak su içmeni, sonra da “dış” ile tüm irtibatı kesip “iç”e dönerek beş dakika kadar düşünmeni istiyorum bunu. Ya da boş ver, ne düşüneceksin. Beş dakika düşünmekle falan olmaz bu iş. Farklı yöntemler var, kişiden kişiye değişen ama nihayetinde aynı yolda birleşen. Biraz uğraşırsan bulursun diye umuyorum.
Yine gelemedim asıl söz etmek istediğim konuya, ama neyse, ona da bir dahaki notlarda gelirim artık.
Kolaylıklar,
Sinan